CEREBROLYSİN TEDAVİSİ İLE İLGİLİ ÇEŞİTLİ MAKALELER

2009 ULUSLARARASI 6. NEUROPROTECTİON NEUROREGENERATION VE NEUROPLASTICITY KONGRESİNİN ARDINDAN

Kongreyi destekleyen yayın kuruluşları;

-The Society for the Study of
Neuroprotection and Neuroplasticity

-The Global College of Neuroprotection
& Neuroregeneration (GCNN)
www.gcnpnr.org
University of Medicine and Pharmacy
"Iuliu Ha ieganu"
Cluj-Napoca, Romania
www.umfcluj.ro

-Uppsala University, Sweden
www.uu.se


177 sayfayı bulan araştırma bildilerinden çıkarılabilcek özet; Cerebrolysin nin özellikle alzheimer hastalığında, damarsal anormalilere bağlı unutkanlık durumlarında, beyin felçlerinde, ağır beyin yaralanmalarında mevcut hasarın beynin tamamına yayılmasını önleyerek hayat kurtarıcı olarak, omurilik yaralanmalarında zaman kaybetmeden ağırlaşmış sitokin yanıtının mevcut hasarı artırmadan iyileşmeyi hızlandırmak için herhangi bir yanetki gelişmeden kullanılabildiğine dair başarılı bir çok çalışma ele alınmıştır. Bilimsel sunularda benimde aşağıda ayrıntılı apoptozis mekanizmasını 1 sene önce açıkladığım bir makale sunulmuştur. Özellikle bebeklerde iskemiye bağlı oluşabilcek ikinci ağır apoptozis mekanizmasına bağlı ağır tabloya girmeden önce koruyucu olarak kullanımına dair bu çalışma yetişkinler üzerinde yinelenmiştir.Özellikle antiepileptik durumlarda kullanılan topimarat ın cerebrolysin ile kombine kullanımının da beyinde oluşabilecek ikincil hasarları efektif bir şekilde azalttığına dair klinik denemeler sunulmuştur.

İlgili makalelerin tamamının ingilizce özetlerine aşağıdaki linkten ulaşılabilir.

>

Cerebrolysin, otoimmün düzenleyici ve antioksidan koruyucu özellikleri ile perinatal dönemdeki merkezi sinir sistemi hastalıklarını azaltmaktadır.

Bu çalışmada cerebrolysin in sinir hücrelerimizi koruyucu özellikleri otoimmün (bağışıklık sistemimizin kendiliğinden verdiği sistemik yanıt)parametreler olan FasL, Fas ve metallotionein-1 değerleri perinatal (gebeliğin 20. haftası ile doğumdan sonraki 7 günü kapsayan zaman dilimi ) merkezi sinir sistemi hasarı olan 20 bebek üzerinde ve kontrol grubu olarak da 20 sağlıklı bebek üzerinde karşılaştırılmıştır.Cerebrolysin uygulaması herbir kilogram lık vücut ağırlığına 0.1ml olacak şekilde 10 gün süre ile hergün bir enjeksiyon olacak şekilde uygulanmıştır.Bu uygulama sonunda, T-lymphocyte bağlı programlanmış hücre ölümü (apoptosis) süreci normalleşme ile sonuçlanırken (FAS parametresinde artış ve FASL parametresinde düşüş) , metallotionein-1 salınımındaki artışla beraber antioksidan koruyucu etkiler gözlemlenmiştir.
İskemi(kansızlık ya da oksijensizliğe bağlı hücre ölümü) den etkilenmiş beyin bölgelerindeki dolaşımın artması ve ödemin azalması, cerebrolysin tedavisi ile otoimmün sistemin normalleşmesi sayesindedir.

Yukarıdaki makalede cerebrolysin in FAS değerinde artış ve FASL değerlerinde düşmeye sebeb olması ile birlikte gelişen sinir hücrelerinin yeniden oluşumu ve apoptosis mekanizmaları birkaç bilimsel makale ışığında izah edilecektir.

Apoptozis, klasik hücre ölüm şekli olan nekrozisden bir çok özelliği açısından oldukça farklı bir hücre ölüm mekanizmasıdır. Nekrozis, fizyolojik bir ölüm şekli değildir. Apoptozis ise hem fizyolojik hem patolojik şartlarda meydana gelmektedir. Apoptozis morfolojik olarak kendine özgü bir yapı içerir.Nekroziste, hücre içine aşırı sıvı girmesi sonucu hücre şişerken, apoptoziste tam tersine hücre küçülür. Nekroziste, kromatin paterni hemen hemen normal hücredeki görüntüye benzerdir ancak
apoptotik hücrenin kromatini nükleus membranının çevresinde toplanır (chromatin aggregation) ve yoğunlaşır (chromatin condansation).Nekrotik hücrenin plazma membranı, bütünlüğünü kaybeder ve hücre içinden dışına doğru hücre içi materyalinin
çıkışı gerçekleşir. Oysa apoptotik hücre membranı intakttır ve üzerinde küçük cepçikler oluflur. Nekrotik hücre, daha sonra lizise uğrar ancak apoptotik
hücre küçük cisimciklere (apoptotic bodies) parçalanır. Apoptotik cisimcikler, membran ile kaplıdır, değişlen miktarlarda nükleus veya diğer hücre içi yapılar içerir.Nekroziste hücre içeriği dış ortama salıverildiğinden enflamasyon reaksiyonu uyarılır.2). Ancak apoptoziste apoptotik hücre veya cisimcikler
komşu hücreler veya makrofajlar tarafından fagosite edildiklerinden enflamasyon oluşmaz.Konu merkezi sinir sistemi hücreleri olduğunda bu görev aşağıdaki şekilde görülen mikroglia hücrelerinin sitokin uyarımı neticesinde gerçeleşir.


Şimdi kısaca şekilde yer alan yapıları kısaca tanıyalım.
Beynimiz bir çok sinir hücresi ve buna destek olan diğer hücrelerin bir arada olduğu hücre tipi, sayısı ve iletim hızı itibarı ile basit fakat hücreler arası bağlantı ve görsel algı itibarı ile çok karmaşık bir organımızdır. Beynimizin mikroskopik yapısı incelendiğinde iki tip hücre görülür. Bunlar,

1-Nöronlar

2-Glia hücreleri

Nöron : Santral Sinir Sistemi’nin (SSS) en küçük ve birinci derecede fonksiyon yapan anatomik ünitesidir. Nöronlar, çeşitli iç ve dış uyaranları toplayan, onları önceki bilgilerle kıyaslayıp değerlendiren ve uyarana en uygun cevabı veren organizmanın en gelişmiş hücreleridir.

Nöronlar yapıları bakımından diğer hücrelerden bazı özellikleri ile ayrılırlar. Bir hücre gövdesi (perikaryon) ile bundan çıkan akson ve dentritler vardır. Akson tek ve uzundur. Dentritler ise daha kısa ve çok sayıdadır. Nöronlar, dentrit ve aksonları aracılığı ile diğer nöronlarla sinaps yaparlar.


Glia hücreleri: Glia hücreleri beynin destek hücreleri olup nöronlar, damarlar ve ependim hücreleri ile fonksiyonel işbirliği içinde görev yaparlar.

Üç tip glia hücreleri vardır.

1-Mikroglia,

2-Oligodendrogila,

3-Astrositler,

Bunlara ventriküller ve santral kanalın içini döşeyen ependim hücrelerini de ilave etmek mümkündür.

Mikroglia, mezenşim kökenli hücreler olup, SSS’inde makrofaj görevi yaparlar.

Oligodendroglia, SSS’’de myelin yapma görevini üstlenmiş hücrelerdir. Astrositlerden daha küçük ve yuvarlak şekillidirler.

Astrositler, glia hücrelernin en büyükleri olup SSS’de yoğun şekilde dağılmışlardır. Astrositler gövdeden çıkan ayakları sayesinde nöronlar, kapiller ve ependim hücreleri ile kompakt bir yapı meydana getirirler. Böylece nöron ile kapiller arasında kan- beyin bariyerini oluştururlar.Apoptotik hücrede görülen önemli değişikliklerden biri de normalde plazma membranının iç yüzünde bulunan fosfotidilserinin erken evrede membranının dış yüzüne doğru yer değiştirmesidir.
Bu değişim, apoptotik hücrelerin komşu hücreler mikroglia ve makrofajlar tarafından tanınmasını sağlar.

Apoptozisin klasik tanımlaması, otonomik ve programlı hücre intiharı olarak da ifade edilebilir. Apoptozis, hücre dışı ve hücresel seviyede oluşan çeşitli sinyaller yoluyla tetiklenebilir. Hücresel düzeyde etkili ana fizyolojik aktivatör, Fas Ligant
(FasL) dir. Ölüm faktörü olarak da adlandırılan bu proteinlerin, ilgili reseptörlerine bağlanması ile hücre ölümü gerçekleşir. Bunun dışında apoptozis
viral enfeksiyonlar, bakteriyel toksinler, onkogenler, kemoterapötikler, radyasyon gibi bazı dış faktörler ile de başlatılabilir. Ağır DNA hasarına yanıt olarak aktive olan p53 geni, reaktif oksijen radikalleri apoptozis mekanizmasını tetikleyebilmektedir.
Fas Ligand (FASL)
Sitokinler, yapısal özelliklerine göre; sitokin bağımlı büyüme faktörü, TNF ve helikal sitokinler olmak üzere üç alt gruba ayrılırlar. Önemli bir apoptotik faktör
olan Fas Ligand (FasL), TNF ailesinin bir üyesidir. FASL Hedef hücrede
bulunan reseptörü Fas ile bağlandığında apoptozisi aktive eder. FasL, Tip-II membran proteini gibi sentezlenir. FasL nin N terminali hücre sitoplazmasındadır, C terminali ise ekstrasellüler alana doğru uzanmaktadır.
FAS
FasL ve TNF, apoptozisi başlatmak üzere hedef hücrede spesifik reseptörlere baĞlanırlar. FasL’nin reseptörü olan Fas, CD-95 adıyla da bilinen bir tip-1 membran proteinidir.Özetle apoptozis FasL veya TNF ligandın hedef hücredeki ilgili reseptörleri ile bağlanması ile tetiklenir. Bu reseptörler, Fas, TNFR-1 ve TNFR-2’dir. Bu reseptörlerin aktive olan bölümlerine ölüm bölgeleri adı verilir. Ölüm sinyali bundan sonraki aşamada bu ölüm bölgeleri üzerinden hücre çekirdeğine kadar ileti kaskadı aracılığı ile iletilir. Bir başka çalışmada cerebrolysin in CD95 (FAS) seviyelerini etkilemediği bildirilse de FASL deki düşüş sinir hücrelerinin rejenerasyon kapasitelerini tekrar kazanabildiklerini izah etmektedir.

McGill University, Montréal, Quebec, Canada da Julie Desbarats*†‡#, Raymond B. Birge†§, Manuelle Mimouni-Rongy*, David E. Weinstein¶,Jean-Sébastien Palerme* and M. Karen Newell‡ tarafından kaynaklarda yeralan çalışmada FAS değerleri ile sinir hücrelerinin programlanmış ölüm süreci ve yeniden oluşumu rejenerasyon kapasiteleri arasındaki hassas ilişki ortaya konmaktadır.

İlk çalışmada cerebrolysin in FASL değerlerinde azalmaya yolaçarken FAs değerlerinde artışa sebeb olduğuna değimilmişti. O halde cerebrolysin ile sinir büyüme faktörü arasında FASL FAS mekanizması üzerinden doğrudan bir etkileşim bulunmaktadır. FAS sinir hücrelerinin büyümesinde bir aracı olarak görev yapmakta ve hücredışı etkileşimli kinaz düzenleyici ( extracellular-signal regulated kinase)ERK nın aktive olması ve P35 salınımı ile nöron hücrelerinin tekrar aksonal büyüme yapabilmelerine ve sinir hasarından sonra hızlandırılmış fonksiyonel düzelmesine olanak vermektedir.

FAS değerlerinin artması ile birlikte apoptosis mekanizması işlemediğinde artan FAS değerlerinin iskemiye maruz kalmış ölü bir dorsal ganglia sinir hücresinde nasıl aksonal büyümeyi ve sinir hücresinin yeniden oluşumunu sağladığı adım adım aşağıdaki elektron mikroskobu görüntülerinde yeralmaktadır.











KAYNAKLAR:
- Materinstva i detstva im. V.N. Gorodkova, Ivanovo; Rossiĭskiĭ tsentr <> Instituta mikroélementov IuNESKO; Moskovskiĭ gosudarstvennyĭ universitet im. M.V. Lomonosova; Rossiĭskiĭ gosudarstvennyĭ meditsinskiĭ universitet, Moskva [1: Zh Nevrol Psikhiatr Im S S Korsakova. 2008;108(11):62-66]
PMID: 19008804 [PubMed - as supplied by publisher]
-Fas engagement induces neurite growth through ERK activation and p35 upregulation
Julie Desbarats*†‡#, Raymond B. Birge†§, Manuelle Mimouni-Rongy*, David E. Weinstein¶,Jean-Sébastien Palerme* and M. Karen Newell‡ *Department of Physiology, McGill University, Montréal, Quebec, Canada, H3G 1Y6 †Laboratory of Molecular Oncology, the Rockefeller University, New York, NY 10021, USA ‡Department of Biology, University of Colorado at Colorado Springs, Colorado Springs, CO 80918, USA
§Department of Biochemistry and Molecular Biology, New Jersey Medical School, Newark, NJ 07103, USA ¶Departments of Neuroscience and Pathology, The Albert Einstein College of Medicine, Bronx, NY 10461, USA





Çevresel faktörlerden kaynaklanan mental gelişim geriliği olan çocuklarda Cerebrolysin tedavisinin pato-fizyolojik analizi.

Bu çalışmada psikolojik destekle birlikte cerebrolysin tedavisi, yaşları 4 ila 6 arasında değişen mental gelişim geriliği olan 24 kişilik bir çocuk grubunda uuygulanmıştır. Cerebrolysinin etkisi, 20 kişilik mental gelişim geriliği olan plasebo grubu ve kontrol grubu olarak da 35 sağlıklı çocuk değerlendirmeye alınmıştır. Plasebo grubunun amacı aynı cerebrolysin iğnesi gibi ve fakat içinde genellikle bir etkisi olmayan serum türünde bir enjeksiyonun plasebo grubunda yeralan çocuklara uygulandığını ifade eder. Bunda amaç psikolojik kökenli iyi hissetme hallerinin tedavinin objektif değerlendirme sürecini etkilememesidir.

42 günlük çalışma kapsamında cerebrolysin tedavisi uygulanan çocuklara 0.1ml/kg oranında yani çocukların vücut ağırlıklarının herbir kilogramına 0.1 ml lik cerebrolysin uygulanmıştır. Cerebrolysin tedavisinin etkinliği, nöropsikolojik veriler ve hastaların biyokimyasal , bağışıklık sitemi ve nörofizyolojik durumlarını yansıtan farklı pato-fizyolojik belirteçler ile değerlendirilmiştir.

Cerebrolysin tedavisinden sonra mental durumda önemli derecede gelişmeler olduğu gibi düşünme ve mental gelişim geriliğine bağlı olan motor fonsiyonlarda da düzelmeler sağlanmıştır. Bu pozitif değişiklikler aşağıda yeralan olumlu değişikliklerle paralellik göstermektedir.
- Lipid peroksidasyonu, yağların yükseltgenmesi sonucu bozulması döngüsünde sağlanan iyileştirici etkiler.
-Bağışıklık sitemindeki T hücre sayılarındaki artış Ve bağışıklık sisteminin düzenlenmesi.
-Olumlu hormonal değişiklikler.
-nörolojik yıkımı azaltan ve sinir sistemini koruyan süreçlerin aktif hale gelmesi

şeklinde özetlenebilir.


KAYNAK:[The pathophysiological analysis of cerebrolysin therapy of children with mental developmental delay caused by ecological factors]Zh Nevrol Psikhiatr Im S S Korsakova. 2008;108(5):51-5. PMID: 18577958 [PubMed - in process]