Doktor John M. Keogha ve Nadia Badawib tarafından özellikle 2005 yılına kadar yapılagelmiş serebral palsi üzerine olan araştırmaların neticesinde serebral palsiye önlenebilir bir hastalığın yanlış tedavi edilmesi yada hiç tedavi edilememesinin mi yoksa anne karnındaki yada yeni doğmuş bebeğin beyninin çeşitli noktalarda sebebi belirsiz hasara uğramasından mı kaynaklandığı konusunda dünyadaki bilim adamları arasında halen süregelen bir tartışma güncelliğini korumaktadır.
Yinede ülkemizde çok sık yapılan hatalar serebral palsi li bebek riski olabilcek doğumlarda doğum öncesi 24- 48 saatte bile koruyucu etkileri bilimsel verilerle ispatlanmış olan kortizon tedavisinin başarılı uygulanırlığına ilişkin çalışmalar sadece hacettepe üniversitesi ile sınırlıdır. En iyi ambulans anne karnıdır prensibi çoklukla işletilmemektedir. Yeni doğan yoğun bakım ünitesi olmayan özellikle denetimsiz özel hastanelerde yapılan riskli doğumlar sonrası bebeğin türkiyede örneği dahi olmayan yenidoğan yoğun bakım ambulans aracı da olmadan başka bir sağlık kurumuna taşınması bebeğin beyninde hasar oluşabilmesi için çok yeterli olmakta bu noktada özellikle kadın doğum uzmanlarına ciddi sorumluluklar yüklenmenmekte ve bu durumun hesabı kimseye sorulamamaktadır. Çünkü kimse bebeğinizin serebral palsiye hangi zaman diliminde annne karnında mı yoksa doğumdan hemen sonra mı yoksa ev ortamında enfeksiyon yada yanlış aşılamaya mı bağlı olarak yakalandığını ispat edemeyecektir. Bu noktada hataları yapanların yanına kar kalacaktır herşey
Özellikle hamilelik döneminde dikkatli takipleri yapılmayan bin vakadan birkaç tanesi de sen mi olacaksın zihniyetindeki tedavi edici sorumluluğa sahip kişilerin bu takipte gerekli itinayı göstermedikleri aşağıda referansları verilen yabancı araştırmalarda ispatları yapılmıştır. Özellikle ülkemizde serebral palsi vakalarının dünya ölçeklerinden 2-3 kat daha fazla görüldüğü anlamlı bir istatistik veri elimizde olmadığı halde aşkardır.
Serebral palside süreç, enfeksiyon ve enflamasyon, prematurite, çoğul gebelik, trombofili, genetik, plasenta, nöro-görüntüleme, kurtarma tedavileri uygulananlar ilişkili birçok parametreyi içermektedir.
Bu yılki çalışmalar risk grupları belirleme ve klinik uygulamaya hızla girme potansiyeli olan bazı alanların belirlenmesinde (örn. trombofili tedavisi ve indüklenmiş hipotermi potansiyeli) yardımcı olmuştur. Bu anlaşılmaz ve multifaktöriyel durumun ilerleyişi yavaştır. Manyetik rezonans gibi yeni görüntüleme yöntemleri serebral palsiyle sonuçlanan lezyonlara değerli bakış açısı sağlamakta ancak hasarın oluşma mekanizmasını açıklayamamaktadır. Serebral palsi araştırmasının geleceği serebral palside rol alan multipl faktörlerin kompleks etkileşimlerinin anlaşılmasında veya enflamasyon gibi manipulasyona açık son ortak yolakların arayışındadır.
REFERRANSLAR
John M. Keogha ve Nadia Badawib
aHornsby Ku-Ring Gai Hospital, University of Sydney, Sydney, New South Wales, Australia and
bThe Children’s Hospital at Westmead, University of Sydney, Sydney, New South Wales Australia